BASBUG ATATÜRK YA IRKINI TANIRSIN YADA IRK´SIZLASIRSIN
  ATA 1
 
 

Stockholm Sendromu ve Ülkücülerin Kürt Seviciliği

Ülkücülerin kürtlere karşı olan kardeşçe tavrı, psikolojide "Stockholm Sendromu" denilen rahatsızlığa, yani insanın kendisine zarar veren kişiye aşık olma durumuna epeyce benzemektedir. Hem de ne aşk! Kürt'ten enişte, damat (belki de baba!) edinebilecek kadar büyük bir aşk...

Türkiye geçmişinin tüm İslami terör ve katliam olaylarında imzası bulunan Ülkücüler; Türk askerinin canına kasteden, Türk yurdunu bölmeye çalışan, ulusal simgelerimize hakaret eden ve tüm toplumsal kötülüklerin kaynağı olan kürtlere karşı sokaklara çıkamıyor. Acaba Türklüğe yapılan bu saldırı ve hakaretler İslam'a yapılsa, Ülkücüler bu nüfus ve ekonomik güçle bu şekilde tepkisiz kalır mıydı? Bunun yanıtını geçmişteki din amaçlı sistematik Ülkücü katliamlarına bakarak alabiliyoruz. Kendilerinden farklı bir mezhebe mensup olan insanları bile kadın-erkek, yaşlı-bebek ayırt etmeden katledenler, bugün kürtlere ses çıkar(a)mayan Ülkücülerdir.
Devamı >>

Yüzde Yüz Türk'ün Zaferi olan 30 Ağustos Zafer Bayramı Türk Milletine Kutlu Olsun!

Atatürk, Kocatepe? Büyük Taarruz, Başkomutanlık Meydan Savaşı, 30 Ağustos Zafer BayramıO günler çok kötü ve çok zor günlerdi. Takvimler karanlık ve kasvetli tarihlerden 1922 Ağustosu'nu gösteriyordu. Milli mücadelenin başlayışı 3 yıl olmuştu. Türk milleti hatta mebusundan subayına kadar herkes umutsuzdu ve kaderine boyun eğmiş bir ruh haline sahipti. Anadolu Türklüğü yok olma tehlikesiyle karşı karşıyaydı.

Kurtuluş umudunu koruyan yalnızca bir kişi evet yalnızca bir kişi vardı. O da Türk'ün son Başbuğu Mustafa Kemal Atatürk'tü. Türk Tanrısı'nın, kutsadığı milletinin yazgısını belirlerken, ona, her zora düştüğü ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı zamanlarda kurtulması için yol gösterici bir Bozkurt ve elçi benzeri bir Başbuğ göndermeyi uygun gördüğünü Türk tarihi gösteriyordu. Evet, Türk'ün yazgısı bir kez daha uygulamaya konmuştu ve Mustafa Kemal, Başbuğ Atatürk olma yolunda yol gösterici bir Bozkurt ve elçi olarak Türk milletinin başına gönderilmişti.

Karanlığın ve kasvetin Türk milletinin üzerine iyice çöktüğü 1922 yılında Başbuğ Atatürk, 28 arkadaşını topladı ve milli mücadele için yapılanlar ile ve cephelerdeki son durumu arkadaşlarına bir kez daha anlattı. Türk'ün son Başbuğu toplantı sonunda da şunları söyledi: "Milli mücadeleyi istediğimiz sonuca vardırma zamanı gelmiştir. Daha fazla beklemeye tahammül kalmamıştır. Nihai neticeye varmak için "Büyük Taarruz"a geçmemiz lazım."

Başbuğun bu düşüncesine 28 kişi de:

"Kararımız, kararınızla birliktedir!" diye bağırarak katıldıklarını belirtmişlerdir. Devamı >>

Kürtler Neden ve Nasıl Zenginleştiler?

Kürtlerin Türk milletine verdiği zararlardan biri de, Türklere ait olan işyerlerini ve mallarını zorbalıkla, tehditle, şantajla veya cinayet işleyerek insanları korkutmak, bezdirmek ve yıldırmak suretiyle ele geçirmeleridir. Kürtler gibi tembel, hazırcı ve yeteneksiz bir topluluğun zenginleşmesinin en büyük nedeni de budur.

Bugün gazetelerde çıkan bir haber, Yemliha uykusunda olan Türkleri derin uykularından uyandırabilmek için bize bu konuyla ilgili özel bir yazı kaleme almamızın gerektiğinin şart olduğunu hatırlattı.

Bu kürt sorunuyla ilgili gazetelerdeki haber şöyle:

"Düzce'de, ailesine ait mağazada çalışan 16 yaşındaki İlayda Fazlıoğlu, çantasını unutan müşterinin peşinden gittikten sonra kaçırıldı.  Devamı >>

Akp yandaşı basın: “HSYK üyelerinin yarısı Alevidir"

Akp'nin yargıya müdahalesinin bir başka örneği olan, HSYK(Hakimler Ve Savcılar Yüksek Kurulu)'nin hakim ve savcı atamalarına ilişkin aldığı kararlara karşı çıkması olayı son bir haftadır ülke gündemini meşgul ediyor.

Bunun nedeni de, HSYK kararnamesine göre, Akp’nin binbir güçlükle bulup ayarladığı Ergenekon savcılarının ve hakimlerinin başka yerlere atanacak olması olasılığıdır. Böyle olduğunda da, Akp’nin kendisine muhalefet eden kişi ve kesimleri etkisizleştirmek, korkutmak ve sindirmek amacıyla uydurduğu Ergenekon safsatası, bağımsız ve kendi güdümlerinde olmayan hür iradeli savcı ve hakimlerin devreye girecek olmasıyla birlikte, din siyasetçilerinin elinde patlayacaktır. Devamı >>

Ey Türk; Taklitçi, Emek Ve Teknoloji Hırsızı Çin'in Kalitesiz Mallarını Boykot Et!

Taklitçi, emek ve teknoloji hırsızı Çin, bu sefer de adı yabancı olan bir Türk mağazasını taklit etti. Haber için tıklayın.

Başkalarının icat ettiği makine, elektronik eşya vs. sanayi ürünlerini, aç farelerini karın tokluğuna çalıştırarak ucuza mal eden kahpe Çin'in zenginleşmesi ve süper(!) güç olabilmesi, anca başkalarının emeğini çalmasına ve başka insanların ülkelerini işgal edip, sömürmesine bağlıdır.

Kahpe Çin’in, taklit sanayiinin ürünü ve kullanım süresi kısa olan kalitesiz, defolu mallarını dünya pazarına sürmesi, hem haksız rekabete, hem de kötülükler ülkesinin büyük gelir elde etmek suretiyle zenginleşmesine ve süper(!) güç olmaya aday olacak bir konuma gelmesine neden olmaktadır. Bu da; haksızlıktır, adaletsizliktir ve en önemlisi insanlığa ihanettir! Devamı >>

UYGUR TÜRKLERİ'NİN MARUZ KALDIĞI VAHŞETE VE SOYKIRIMA SESSİZ KALAN İMANLI VE DEMOKRAT KESİMLER

İçinde bulunduğumuz mevsim yaz. Türkiye'de hâli vakti yerinde olanlar, sahillerde güneşin ve denizin yani yazın tadını çıkarmakta. Oysa birileri var ki uzaklarda, herkesin tatilin tadını çıkardığı ve dinlendiği yaz mevsiminde ölüyor, öldürülüyor. Farklı yaşamlar süren bu insanların ortak noktaları ise Türk olmaları. Bu insanların Türk olmaları da, kandaş ve soydaş yani kardeş oldukları anlamına gelir. Hâl böyleyken, bu topraklarda yüzyıllar boyunca uygulanan Türk milletini özünden koparma ve milli şuurundan uzaklaştırma amaçlı siyasetin bir sonucu olarak, Türkiye Türkleri’nin çokluk oranı, ya Türklük bilincine sahip değil ya da Türklüğün, Anadolu coğrafyasıyla sınırlı olduğunu sanmaktadır.. Devamı >>

BARBAR KIZIL ÇİN'İ, DOĞU TÜRKİSTAN'DA UYGUR TÜRKLERİ'NE YAPTIĞI SOYKIRIMDAN ÖTÜRÜ LANETLİYORUZ!

Onlarca yıldır Uygur Türkleri'ni öz topraklarında sindirme ve yok etme politikaları uygulayan işgalci Çin devleti, her geçen gün daha da artan Çin baskısını protesto etmek amacıyla başkent Urumçi'de toplanan Uygur Türklerine ölüm kusmaktadır.

Bu durum, Çin Devleti'nin yıllardan beri sürdürdüğü Türkler'i asimile etme politikasının en kanlı halkasıdır. Bölgede dış dünyayla iletişim yolları tamamıyla kesilmiş, yani soykırım için gerekli olan ortam sağlanmış, yarım asrı aşkın bir süreden beri dünyada eşine pek rastlanmayan bir zulme maruz kalan Uygur Türklerini tam anlamıyla yok etmek için düğmeye basılmıştır.

Tarihi düşmanlarımızdan olan Çinlilerin, soydaşlarımıza yaşattığı ıstıraplar karşısında sessiz kalan Türkiye Hükümeti ve Türk Toplumu; anayurdumuzun Çin işgali altında olmasının ve soydaşlarımızın bu denli güçsüz kalmasının ilk sebeplerindendir.

Duyarlı (!) hükümet ve toplumumuz da, ne hikmetse düşmanı olan Müslüman Araplara gösterdiği hassasiyetin milyonda birini, özbeöz kardeşleri olan, hem de o uğruna ağıtlar yakılan Araplardan daha az Müslüman olmayan Doğu Türkistanlılara göstermez; hatta hassasiyet şöyle dursun, bu konudan haberdar bile olmaz...

Ey uzaktaki kardeşinden habersiz Türk!

Uyan! uyan ki, aynı kanı taşıdığın kandaşına, karındaşına ve soydaşına; kardeş olmanın yükümlülüklerini yerine getirerek yardım elini uzat.

Kızıl Çin'i protesto et, Çin'in kalitesiz mallarını boykot ederek, kardeşinin kanının dökülmesine bilerek veya bilmeyerek çanak tutma.

Sen Kurtuluş Savaşı verirken, sana maddi-manevi destek veren Uygur kardeşlerine vefasızlık etme ve Müslüman diye kıyameti kopardığın Araplar için yaptığını, hem Müslüman hem de kanından ve canından yani senin gibi Türk olan öz kardeşinden esirgeme.

Öğren, bil ve hatırla ki,  Ata topraklarının bugünkü bekçileri olan uzaktaki kardeşlerinin senin maddi-manevi desteğine hiç değilse onu düşünmene, esenlik ve iyilik dileklerine ihtiyacı var.

Ey Türk!

Sana yakışanı artık yap. "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" diye düşünüyorsan, öz kardeşi can verip, kan akıtırken aldırış etmeyenin de Türk olamayacağını bil!

Ey Uygur kandaş, karındaş, soydaş!..

Acınız, acımızdır! Çin'e, Moskof'a Gök Bayrak için omuz omuza vereceğimiz kutlu savaş günlerinin bir an önce gelmesini sabırsızlıkla bekliyoruz; "Yeter ki o gün gelsin!"

Barbar Kızıl Çin'in, Doğu Türkistan'da Uygur Türkleri'ne yapmış olduğu soykırımla ilgili haber ve yorumları aşağıdaki adrese girerek takip edebilirsiniz:  www.atsizcilar.com/forum/uygur-turkleri-ayaklandi-t107537.html

Türkçünün gerçeğini sahtesinden ayırmak için yeterli olan üç harf: CHP

Türkçülük, son yıllarda en çok ilgi gören ideolojilerden biridir. Fakat bu ilginin Türkçülüğe vermiş olduğu zararlar da göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür. Bu zararlardan en büyüğü; özel ve asil bir ideoloji olan Türkçülüğün, dünün ülkücüleri, bugünün sözde Türkçüleri tarafından sahiplenilmeye çalışılmasıdır. Türkçülük gibi bilgili, kültürlü ve soyu tartışmalı olmayan insanlarca icra edilmesi gereken bir ülkülem; cahil, sığ, kafası basmayan, biat ettiği dogmaların etkisiyle ruh sağlığı yerinde olmayan ve gerek dış görünüş, gerekse davranış olarak Türk'ten başka her şeye benzeyen güruh tarafından sahiplenilmeye çalışılmaktadır. Halbuki ayak takımına ait kimseler; zeka ve entelektüelite gerektiren fikirlerin mensubu gibi görünmeye çalıştıklarında, bu durum onlarda yan etkiler gösterecek ve bastırmaya çalıştıkları çapulculuk duygusu bir gün mutlaka onları ele verecektir. Devamı >>

KÜRT İSTİLACILIĞI VE ÖNLEMLER

Bilindiği üzere günümüzde birçok şehrimizde kürt yerleşimciliği ciddi bir yer tutmaktadır. Hümanist, ümmetçi, kardeşçi kanı veya kafası karışıkların gözünde bu çok önemli bir durum olmamakla birlikte soyculuk ve Türklük açısından tehlike arz eden bir durumdur.

Maalesef ki kürtler, Türkler arasında rahatlıkla yerleşirken, Türklerin aynı rahatlıkla içlerine yerleşmesi, yaşaması mümkün değildir. Bugün bir Türk rahatlıkla gidip içlerine yerleşemez, ticaret yapamaz, zarar görmeden, namusunu ve iffetini koruyarak bu insanlık dışı varlıklar arasında yaşamını devam ettiremez.
Devamı >>

EY AKP’LİLER, KINA YAKIN VEYA YARATTIĞINIZ KAHRAMANLA ÖVÜNÜN!

Neden mi?

Çünkü bir Ergenekon safsatası uydurdunuz ve bu safsata kapsamında gerçeği-sahtesi tüm Atatürkçüleri göz altına aldınız veya hapse attınız. Bu aptallığınız emin olun ki Türkiye’deki oranı en fazla %10 civarında olan şeriat özlemcilerinin ve Akp’nin koyunu olmuş olan belli bir kesimin dışında kimseye inandırıcı gelmedi ve kimseyi sevindirmedi. Tam tersine, milletin oklarının yavaş yavaş Akp’ye doğrulmasına/doğrulacak olmasına neden oldu.

İyi ki böyle yaptınız ki millet sizin gerçek yüzünüzü gördü/görecek.. Mağduriyet edebiyatıyla oy patlaması yaptıklarını unutan kifayetsiz gafiller, bu milletin mağdurun yanında olduğunu unutmanız basiretinizin bağlanmasına delalet, aptal olduğunuza kanıttır. Bu durum, Türklük ve Laik Türkiye Cumhuriyeti adına iyi bir durumdur, bu ayrı konu. Esas konumuza gelelim. Devamı >>

19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı Kutlu Olsun!

1919 yılının 19 Mayıs'ı öyle bir gündü ki, bitti denilen bir budunun(milletin), yok oldu denilen bir ülkenin yeniden dirilişi, yeninden kurtuluşu yolunda beliren umut ışığının parıldadığı ilk “Kutlu Gün”dü!

Türk'ün Ulu Atası, son Başbuğu!

Sen, ulu Tanrı'nın Türk budunu için gönderdiği özel, üstün bir insandın. Senin kutsal adımını Samsun'a ilk atmanla birlikte, uzaklardan parıldamaya başlayan bağımsızlık ışığı, üzerine karanlıklar çökmüş olan, önünü göremeyen, yolunu bulamayan "TÜRK"ün yani Tanrı'nın Budunu’nun ve onun kutsal yurdunun yeniden dirilişine, yeniden var oluşuna giden kutlu yolu yeniden aydınlatmaya başlamıştı.

Evet! Yolunu karanlıkta kaybetmiş olan, Tanrı'nın özel Budunu artık karanlıkları yırtmaya ve önünü görmeye başlamış; doğru yolu bulmuş ve kaybetmek üzere olduğu yurduna tekrar kavuşma yolunda emin adımlarla ilerlemeye başlamıştı.

19 Mayıs, asil Türk Budunu’nun kendisine vurulmak istenen esaret zincirini parçalayıp yeniden özgürlüğüne, bağımsızlığına kavuşma yolunda ilk dev adımı attığı gündür. 19 Mayıs bir Başbuğ’un ve O’nun kendisine inanan erlerinin Acun’a, “Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım!” diye haykırarak yaktığı bağımsızlık ateşinin ilk kıvılcımıdır.

Ulu Başbuğ, Bandırma Vapuru ile Samsun'a hareket ederken, limanda bulunan işgal kuvvetlerinin gemilerine bakarak, "Geldikleri gibi giderler!" demişti. 19 Mayıs 1919 günü Samsun'da başlayan, Türk Budunu’nun bağımsızlık ve kurtuluş savaşı, kazanılan zaferlerle sona eriyor ve Türkler’in yurdu yani TÜRK-İ-YE kuruluyordu. Devamı >>

Etnik Bölücülükte Yeni Vitrin: Kafkas Dernekleri

Aynı topraklar üzerinde yaşadığımız, aynı ekmeği bölüştüğümüz nice başkaları başka olduklarının farkındada, biz bir türlü göremedik, görsekte söyleyemedik, söylemeyi de kendimize yakıştıramadık. Kimiyle kız alıp kız verdik dedik, kimiyle aynı inancı taşıyoruz dedik, kimiyle aynı dili konuşuyoruz dedik, kimiyle bin yıldır aynı topraklarda yaşıyoruz dedik, dedik.. Bir türlü göremedik içimizdeki aynı renkteki başkalarını.. Ve hep en zor anımızda, en dara düştüğümüzde bulunduğumuz ortamla ve bizlerle aynı renkteki yılanlar tarafından zehirlendik.


Türk milletinin insani hasletleri, erdemleri vardır; yardımseverliği, misafirperverliği, dara düşeni dardan çıkarma, yola düşeni yoldan kaldırma, aman dileyenden sakınma ve vicdan sahibi olma gibi. İspanya'da Sefarat yahudilerini klise diktatöryasından, Kafkasyada çerkezleri Rus zorbalığından, Irak'ta kürtleri Saddam kıyımından, Boşnak ve Arnavutları Sırp zulmünden kurtardık. Devamı >>

Mardin-Mazıdağı Katliamının Sırrını Açıklıyoruz

Mardin’in Mazıdağı ilçesi Bilge köyünde evvelki gün meydana gelen, hainler ve şuursuz davarlar için “vahşet”, vatanseverler ve şuurlu Türkler için ise bir “toy” olan kürdün kürdü yani itin iti kırması olayını, Türklüğün ve Türkiye’nin aleyhinde olan her kişiyi ve olayı olduğu gibi saptıran ve sahiplenen gayri ulusal yazılı ve görsel basın yine saptırıp sahiplendi.

Gayri ulusal basın, şuurlu Türklerin bildiği üzere, dış güçlerin piyonlarının, mandacıların, eski adı hainlik olan solculuğun adını değiştirip “liberalizm” koyan şeref yoksunu satılmış hainlerin tekelinde bulunmaktadır. Gayri ulusal basını daha önce bu yazımızda da irdelemiştik: www.atsizcilar.com/cu11.htm

Gayri ulusal basının Türklüğün aleyhinde yaptığı yayınlar malumdur. Kahraman Çatlı’yı hain ilan eden de bu basındır; Ulubatlı Hasan’ın hayali bir kişi olduğu safsatasını savuranlara yer veren de bu basındır; Devamı >>

3 Mayıs Türkçüler Günü Kutlu Olsun

Koca Bozkurt, ulu Türk, yol göstericimiz ve fikir babamız Atsız Ata'nın yeniden yaktığı Türkçülük ateşi, 3 Mayıs 1944'te büyük bir milli yangına dönüşmüştü. Bir program yapmadan, birbirlerinden habersiz, tek tek, birer kartopu misali Ankara'ya Atsız Ata'larına destek olmaya giden Türkçü gençlerin birleşmesi sonucu oluşan çığ, Türklük düşmanı İnönü'nün ödünü patlatan büyük bir kitlesel harekete dönüşmüştü. Bu büyük hareket, Türk milleti'ni komünizme karşı uyandıran ve gözünün açılmasına neden olan milli bir harekettir. 3 Mayıs 1944 olayları sonucu fikir babamız Atsız Ata ve diğer Türkçüler, büyük eziyet ve ıstıraplara maruz kalmışlar fakat onurlu bir duruş sergileyerek "Istırabı kanına kat da göz kırpmadan iç! Varsın gülsün ardından, ne çıkar, bir iki piç!" diyerek katlanmışlar ve tabutluklardan kurtuldukları günden itibaren de mücadelelerine kaldıkları yerden devam etmişlerdir. Bugün, bizler yani Atsız'ın çerileri, komutanlarının izinden sapmadan, söylediklerini harfiyen uygulayarak, O'nun emir ve tavsiyeleri doğrultusunda mücadelemize yılmadan, pes etmeden devam etmekteyiz. Atsız Atamız'dan devraldığımız Türklük bayrağını bizden sonraki kuşaklara teslim edinceye kadar layıkıyla taşıyıp, dalgalandırmazsak, Gök girsin, kızıl çıksın!

Başımızda, ruhunu Arap'a ve Batı'ya satmış olan devşirmeler de olsa, sonunda zindanlara ya da mezara girmek de olsa, "Türk Ülküsü"nü gerçekleştirme yolunda hiçbir engel, hiçbir baskı, hiçbir aleyhte uygulama, velhasılıkelam hiçbir şey bizi yolumuz ve ülkümüzden geri döndüremeyecektir. Bu kutlu savaşta birilerimiz yere düşse bile ardımızdan gelen yeni Bozkurtlar düşenlerin yerlerini alacaktır. Devamı >>

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu Olsun

Türk milletinin, halife-padişah kulluğundan ve ümmet fertliğinden kurtulup, egemenlik hakkını kazandığı tarih olan 23 Nisan 1920'nin üzerinden 88 yıl geçti. İlkel Arap töresini, din adı altında Türk milletine zorla dayatmaya çalışan, kula kulluk edip,  Türk milletini, doğmaların egemen olduğu ortaçağ karanlıklarına tekrar geri götürme amacını taşıyan bedevi ruhlu gerici insanlar, egemenlik yetkisinin, bu tarihte, kayıtsız şartsız millete verilmiş olmasını, o gün bugündür bir türlü içlerine sindirememişlerdir. Meczupların, Türklük ve laik cumhuriyet düşmanı olan ilkel milliyetsizlerin arabalarına bile, "Hakimiyet Allah'ındır" diye yazmaları, bu düşüncelerinin ve milli egemenliğe karşı duydukları tepkinin bir dışa vurumudur. ,

Türklerin son başbuğu olan Ulu Atatürk, 23 Nisan 1920'de,  egemenliği soylu Türk milletine armağan ederek; Türk milletini özünden ve asaletinden uzaklaştırmış olan; töresini, dilini, kültürünü, ahlakını, kısaca Türk'ü Türk yapan tüm değerleri erozyona uğratan din kamuflajlı Arap etkisini yok eden uygulamalarından birini yaşama geçirmiştir. Milli egemenliğin ulusa teslim edilmesiyle birlikte;  işbirlikçilere ve gerici, ilkel, Arapçı güruha en etkili ve anlamlı darbelerden biri indirilmiştir. Devamı >>

Genelkurmay Başkanı Sayın İlker Başbuğ'a Yanıtımızdır!

Genelkurmay Başkanımız Sayın İlker Başbuğ,

Amacınız veya niyetiniz nedir, kimlere mavi boncuk dağıtıyorsunuz, kimlere hoş görünmek istiyorsunuz veya bilerek veya bilmeyerek hangi amaca hizmet ediyorsunuz? Atatürk’ün söylediklerinden işinize gelenleri mi kullanıyorsunuz? Atatürk’ün el yazılarını kanıt olarak göstererek Atatürk’ün, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye haklına, Türk milleti denir” sözünü söylediğini söylüyorsunuz.. Peki, o el yazılarının çoğunun karalama (müsvedde) olduğunu biliyor musunuz ve o söylediğiniz sözün daha sonra “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkına Türk milleti denir.” şeklinde düzeltildiğinden habersiz misiniz yoksa böyle söylemek işinize mi gelmiyor? Devamı >>

12'nci Ergenekon Safsatası Dalgası

Amerikan yapımı bir parti olan Akp (Atatürk Karşıtı Parti), Atatürkçü düşünceye sahip insanlara karşı yürüttüğü yıldırma, bezdirme, sindirme, korkutma amaçlı iftira operasyonlarını F tipi hukukçularının önderliğinde yürütmeye devam ediyor.

Son operasyonda yine birçok Atatürkçü rektör ve bilim adamının ev ve işyerlerine baskınlar düzenlendi. Bu baskınlar sonucunda yine bazı Atatürkçü insanlar göz altına alındı. 12'nci safsata dalgasının hedeflerinden biri de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve bu derneğin başkanı Türkan Saylan. Türkan Saylan'ın nasıl bir kişi olduğunu ve ÇYDD'nin hainlere nasıl destek olduğunu çok iyi biliyoruz. Hatta 2 yıl önceki yazdığımız bir yazıda bu konuya değinmiştik: http://www.atsizcilar.com/cu23.htm

Fakat Akp'nin niyeti belli. Vahşetin, ilkelliğin ve kötülüğün rejimi olan şeriatın siyasal partisi olan takiyyeci Akp, ÇYDD'ne ve Türkan Saylan'a bizim baktığımız gözle değil kendi ümmetçi gözleriyle bakmaktadır. Bu yüzden de Atatürkçülüğü yalnızca laiklik ilkesini benimsemekle sınırlı da olsa Türkan Saylan, Akp'nin gözünde tehlikeli bir Atatürkçü. Atatürk Karşıtı Parti, Cumhuriyet mitinglerini düzenlemesinden ötürü şimdi ÇYDD'den ve Türkan Saylan'dan intikam almaktadır.

Akp bu operasyonları, tüm Atatürkçü kesimi yıldırmak, bezdirmek, sindirmek, ve korkutmak amacıyla sürdürecektir. Fakat bunun boş bir uğraş olduğunu eninde sonunda anlayacaktır. Atatürkçüler öldürmekle bitirilemezler değil göz altılarla veya hapis yatırmakla bitirilebilsinler. Bu işler iyi ayaklıdır. Yani Akp'nin tüm bu yaptıklarının bir rövanşı er ya da geç olacaktır. Kısaca rövanş onlardan çok kötü bir biçimde alınacaktır.

Güçlerini hurafelerden alanlar, güçlerini kanlarından alanlar karşısında yenilip yok olmaya mahkumdurlar.

Bir Türkçü Kandaşımız Uçmağa Vardı

İşte bizi kahreden ve üzen durumlardan biriyle daha karşı karşıyayız. Yani bir Türkçü arkadaşımızın uçmağa varması. Tarcan kardeşimi turkcu.net'teki yazılarından yıllardır tanırdım. En az 2-3 yıllık Türkçülük geçmişi olan tüm Türkçüler de kendisini çok iyi tanırlar. Kendisi çok beyefendi ve kibar bir insandı. Yazılarındaki üsluptan bu anlaşılıyordu. Hatta ben o zamanlar arkadaşlar arasında konuşurken kendisinin çok sakin ve sabırlı bir üslupla yazdığını bu yüzden de tam bir "Türkçü Siyasetçi" modeli olduğunu söylerdim. Devamı >>

Akp'nin Seçmen Kitlesi ve Bu Kitlenin Özellikleri

1- Türk düşmanları: ermeniler, kürtler, ikinci cumhuriyetçiler, eskinin solcu olup da bugünün liberal geçinen dönekleri, devşirmeler, melezler vs. soy özürlüler ve hainler. Bu gurubun üzerinde fazla durmaya gerek yok. Çünkü bu sınıfta yer alan yaratıklar kuyruk acılı yılandan farksızdırlar. Bunların kuyruk acıları, ileride milli bir iktidar göreve geldiğinde kafaları kopunca dinecektir. Devamı >>

Yerel seçimler 2009

Bu seçimlerden çıkarılacak sonuç, daha önceki seçimlerde de olduğu gibi milletin bu seçimde de milli duygularla değil, karnını    doyurmak gibi dürtülerle ve taassupla hareket ederek oy verdiğidir. Bu da milletin %70'inden fazlasının sosyo-kültürel seviyesinin düşük olduğunun kanıtıdır. Sosyo-ekonomik demiyorum sosyo-kültürel diyorum çünkü sosyo-ekonomik durumu çok kötü olup da vatanını, milletini, Atasını ve Cumhuriyetini koruma duygusuyla hareket edip şer partisi Akp'ye oy vermeyen gururlu ve onurlu Türk evlatlarının olduğunu biliyorum. Devamı >>

Türk Kızlarını Zorla Kaçıran Tek Topluluk: Kürtler

Kürtlerin hiçbir milletin veya topluluğun yapmadığı bir biçimde zorla kız kaçırma olaylarına artık bir dur demek gerek. Dur demek gerek de bu nasıl olacak? Devşirme, milli bilinç özürlü kimliksiz solcu, sağcı, liboş ve sözde hümanist siyasetçilerle mi? Bu özeliklere sahip siyasetçilerin çıkardığı/çıkaracağı yasalar mı insanlarla birlikte yaşayan fakat içgüdüleriyle hareket eden ve suç makinesi olan hayvanımsı yaratıkların işledikleri suçların yanlarına kar kalmasını engelleyecek? Bu, kısa vadede olası gözükmese de bu şerefsizliğin kökünün kazınması için bir yerden başlangıç yapmak gerektiğinin en azından yazılmaya, konuşulmaya ve tartışılmaya başlanması gerekmektedir.

Türk insanı uygar, namuslu, kendi halinde, iyi niyetli ve yasalara uygun bir yaşam sürerken; cinayet, kız kaçırma, gasp, kapkaç, tecavüz, hırsızlık, dolandırıcılık, terör vb. suçların kaynağı olan kürtler ise gerek yasal ve gerekse toplumsal yaptırımların yetersizliğinden ötürü, yaradılışlarından ve doğalarından kaynaklanan ilkel ve vahşi olma geleneklerini bu çağda bile rahatça sürdürebilmektedirler.
Devamı >>

Atsız Atamız'ı 33 Yıldır Özlüyor; O'nu Saygıyla, Şükranla Ve Minnetle Anıyoruz!

Nihâl AtsızFikir babamız, yol göstericimiz, idolümüz büyük ülkü adamı Nihâl Atsız Atamız'ı uçmağa varışının 33'üncü yıldönümünde, sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. Nihâl Atsız gibi özel ve üstün insanlar çok ender yetişirler. Nihâl Atsız, Ziya Gökalp'in attığı Türkçülük temelleri üzerine sağlam ve ihtişamlı bir bina çıkan Türkçüğün son ulu mimarıdır. Soylu Türk budununun doğasına uygun tek ve gerçek ülküsü olan Türkçülük bugüne değin Türk budununa unutturulamamışsa, bu, Türkçülüğün ulu mimarı Nihâl Atsız sayesinde olmuştur.

Türkçülük ülküleminin kuramsal olarak ilk fikir babası Yusuf Akçura idi. Bu ülkülemi  sistemleştiren ve disipline eden kişi de Ziya Gökalp olmuştu.  Türkçülüğün bu iki ulu kişiliğinin fikirleriyle beslenen Ulu Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk de, Türkçülüğü yaşama  geçirip, Türkçü devrimi gerçekleştirmişti.  O çağlarda Türkçülük olması gerektiği biçimdeydi. Yani çağına uygun bir tarzdaydı. Bugün ise Türkçülük, Nihâl Atsız'ın uzgörüsü sonucunda olması gerektiği gibi yorumlanmış ve  bu çağa adapte edilmiştir. Kısaca Türkçülük, Türk ırkçılığının adı olmuştur. Önümüzdeki yıllarda gerçekleşmesi kesin olan yeni bir Türkçü devrim de, bu çerçevede olacak ve bu devrimin lideri olacak kişi de, mutlaka "ATSIZCI"  olacaktır.  Devamı >>

Yeni Aktüel Dergisi'ne Ve Vatan Gazetesi'ne Kapak! (Çırpınırdın karadeniz Marşı, ermenilerin imiş!)

Ermeni dostu gazetelerden biri olan Vatan Gazetesi, ermenilerin ve Yeni Aktüel adlı derginin yalanlarına çanak tutarak, 90 yıllık Türk Marşı olan “Çırpınırdın Karadeniz” marşının ermeni bir besteciye ait olduğu yalanını haber yaptı. Hrant Dink adlı ermeni öldüğünde karalar bağlayıp yaygara koparan gazetelerin başında gelen Vatan Gazetesi, bu aralar laikliğin sözde savunuculuğunu yapsa da, Türk düşmanlarının duygularına tercüman ve onların sesi olmaya devam etmektedir. Devamı >>

TARAF TERÖR TEŞEKKÜLÜ

Türk milleti ve devletine yönelik tehditler; karanlık zihinlerin mahsulü, kirli ellerin eseridir. Günümüzde, Türk milletine hakaretin mübahlığı ve Türkçülere salyalarla saldırmanın dayanılmaz hafifliğiyle birileri kendinden geçe dursun, o birilerinin her yaptıkları sadece kinimizi artırmaktan öteye gitmemektedir.

Türk devleti ve milletinin yararına çalışan kurum, kuruluş ve cemiyetlere karşı düzenlenen yıpratma kampanyalarının bu kadar tehlikeli boyutlara ulaşmasının sebebi, iktidarın basiretsizliğinin yanısıra, yıllar yılı Türk toplumunun direniş refleksinin köreltilmesi, tepki gösterme kabiliyetinden yoksunlaştırması sonucunda bedbahtların aldıkları cesaretten kaynaklandığını söyleyebilirim.
Devamı >>

Ulu Başbuğumuzu 70 Yıldır Özlüyor; O'nu Saygıyla, Şükranla Ve Minnetle Anıyoruz!

10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü ve Atatürk Haftası

Büyük komutan, büyük devlet adamı, büyük Türkçü; yurdumuzu düşman işgalinden kurtaran, bir budunu yok olmaktan kurtarıp, yeniden vareden; yurdumuza bağımsızlığını kazandırarak, ona; "TÜRK"İYE adını veren, Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu, Türk Budunu'nun Ata'sı Başbuğ Bozkurt Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, uçmağa varışının 70'inci yıldönümünde saygıyla, minnetle ve özlemle anıyor, O'nu bugün daha iyi anlıyor ve arıyoruz.

1938 yılından bu yana 10 Kasım'lar, Türk Budunu için budunsal bir yas günüdür. Çünkü bugün, Türklüğün güneşi batmıştır. Çünkü bugün, devşirmeler ve Türklük düşmanları için yaşam yeniden başlamıştır. Çünkü bugün, karabulutlar Türkler ve Türkler'in yurdu üzerinde yeniden dolaşmaya başlamıştır.


10 Kasım'lar, Türk insanı için her zaman hüzünlü günler olmuştur. Bendenizin de, 10 Kasım'larda, içini her zaman derin bir hüzün kaplamıştır; tıpkı tüm yüzde yüz Türkler'in olduğu gibi. İlkokul 2. sınıfa giderken, 10 Kasım Atatürk'ü anma gününde okuduğum aşağıdaki şiir, oldum olası tüylerimi diken diken etmiştir.
Devamı >>

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun!

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı 9 Eylül 1922'de askeri kısmı tamamlanan milli mücadelemizden sonra, sıra devletimizin adının konmasına gelmişti. Türk budunu, o günlere gelene kadar yönetim biçimi olarak mutlakıyeti ve meşrutiyeti görmüştü . Bu iki yönetim biçiminde de egemenlik, dolayısıyla son söz sadece tek bir kişiye aitti. O kişi de padişah idi.

Başbuğ Atatürk'ün kafasındaki yönetim biçimi, 19 Mayıs 1919 yılında Samsun'a ayak basmasıyla birlikte başlattığı milli mücadelenin başından beri cumhuriyetti. Ulu Başbuğ, budununu tanıyor ve seviyordu. Bu yüzden de budununun hak ettiği ve layık olduğu yönetim biçimini "Cumhuriyet" olarak seçmişti. Çünkü ulu Başbuğ, Türk budununun karakterine ve adetlerine en uygun olan yönetim biçiminin "Cumhuriyet" olduğunu biliyordu.

Ulu Başbuğ Atatürk, 28 Ekim 1923 akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe çağırdı. Onlara , "Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz." dedi. Ertesi gün yani 29 Ekim 1923 günü açılan Meclis oturumunda, Anayasanın birinci maddesinin "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türkiye Devletinin hükümet şekli cumhuriyettir" biçiminde değiştirilmesi kararı alındı. Tüm milletvekilleri çok mutlu ve heyecanlıydılar. Bu sırada milli şairimiz Mehmet Emin Yurdakul söz alarak orada bulunanları "Yaşasın Cumhuriyet" diye bağırmaya davet etmişti. Bu davet üzerine milletvekilleri ve mecliste bulunan gaziler, komutanlar kim varsa, yerlerinden kalkıp büyük bir coşku ve heyecanla "YAŞASIN CUMHURİYET" diye bağırmaya başlamışlardı.
Devamı >>

ATV'de Yayınlanan "Hatırla Sevgili" Adlı Dizi ve Kızılca Soysuzlar İle Çapulcular

Televizyon programlarında reyting ölçmek amacıyla, programların izleyici kitleleri gruplara ayrılmıştır; A/B, C/D grupları gibi.. Atv'de yayınlanan "Hatırla Sevgili" adlı dizi gibi programlar da, genelde C/D grubu izleyiciye hitap etmektedir. C/D grubunda yer alan izleyiciler; sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel ve zeka seviyesi gibi açılardan toplumun en alt kesimini oluştururlar. Durum böyle iken de, bu tür dizilerle düşünme ve sorgulama özürlü cahil halk kitlelerini etki altına alarak onlara, yanlış ve zararlı bir düşünceyi benimsetmek çok kolay olmaktadır.

"Hatırla Sevgili" adındaki kızılca milliyetsizlerin yaptığı dizi, Deniz Gezmiş adlı, Türkiye'de Rus emperyalizminin piyonluğunu yapmış, hırsız, gaspçı, kürtçü bir eşkıya ve çapulcu olan Türklük düşmanı haini bir devrimci ve kahraman olarak göstermektedir.
Devamı >>

BİR TÜRKÇÜ, NEDEN ASLA VE KAT'A "AYDIN", "ÇAĞDAŞ" VE "BARIŞ"SEVER BİR "DEMOKRAT" OLAMAZ?

"Aydın", "çağdaş", "barış" ve ""demokrasi"

Güzel anlamları olan bu sözcük ve kavramların günümüzde ne yazık ki, hainlikleri ve kötülükleri kamufle etmek amacıyla kullanılıp istismar edilen en gözde sözcükler ve kavramlar olmuştur.

Türkiye'de "aydın" olmak zor zanaattır. Bu yüzden herkes aydın olamaz. Hele ülkesini ve milletini çok seven bir Türk soylu isen, aydın olmayı unut; çünkü yüksek tahsilli olman, çok okumuş, entelektüel ve çok zeki olman aydın olman için yeterli değildir.

Türklüğe, Türkiye'ye, Atatürk'e düşman mısın ve küfrediyor musun? Teröristlere, bölücülere, hainlere, canilere, katillere, gaspçıya, kapkaççıya vb. zararlı ve kötü olan tüm insan müsveddelerini koruyup kolluyor ve savunuyor musun? İşte şimdi aydın(!) oldun demektir. Devamı >>

Atsız Ata 103 Yaşında!

Bugün, 12.Ocak.2008; yani  düşün babamız, yol gösterimiz ve idolümüz olan ulu Türkçü Nihâl Atsız’ın doğum günü. Bugün tüm Türkçüler Atsız Atalarının 103’üncü yaşını; O’nu özlemle, saygıyla ve minnetle anarak kutluyorlar.

Ülkülemlerin yaratıcıları, düşün ve öğreti adamları hiçbir zaman ölmezler ve sevenlerinin yüreklerinde sonsuza dek yaşamaya devam ederler. Nihâl Atsız da, Türkçülük ülküleminin yaratıcılarından  olan büyük bir düşün ve öğreti adamıydı. Çünkü Nihâl Atsız, Türkçülüğe son şeklini vererek, Türk ırkçılığını yeniden yaratmış ve Türkçülüğe çağcıl bir anlayış kazandırmıştır.

Nihâl Atsız’ın diğer düşün adamlarına göre tek şanssızlığı, düşüncelerini yanlış adamların sahiplenmesi ve istismar etmesi olmuştur. Eğer ki, Nihâl Atsız’ın düşüncelerini doğru kişiler benimsemiş olsaydı, bugün Türkçülük İnternet sayfalarında değil, yaşamın her alanında ve her anında yaşanıyor, dolayısıyla milletimizin çekmiş olduğu sıkıntıların ve acıların hiçbirinin esamisi okumuyor; ülkemiz de, huzur ve gönenç içinde yaşadığımız çağdaş ve uygar bir ülke konumunda bulunuyor olacaktı.

Deyim yerindeyse, Nihâl Atsız’ın yaptığı Türkçülük denen lezzetli aşa birileri çıkıp su katarak Türkçülük aşını murdar etmiştir. Bir başka benzetme yapacak olursak, Türk’ün yanık türkülerine Arap’ın “Ya lellisi” yamanmış ve güzelim türküler arabeske dönüşmüştür. Bugün, Türkçülük olması gereken Türk milliyetçiliğinin adı, sahte Başbuğlar tarafından sahte ülkücülük kisvesine büründürülerek; melez, uyduruk, yapay ve Türklüğün felsefesine aykırı bir ülkülem olan Türk-İslam (Arap) sentezi olarak değiştirilmiş ve yüce milletimize dayatılmıştır. Devamı >>

ATATÜRK'ÜN TÜRKÇÜLÜĞÜ

Ulu Başbuğ Atatürk ve onun kutlu ülkülemi/ideolojisi olan Atatürkçülük, bugüne kadar budunumuza yanlış tanıtılıp, yanlış öğretilmiştir. Komünist kafalar, yıllar boyu, Ata'yı solcuymuş gibi göstererek, hem siyasal getiri elde edebilmek amacıyla istismar ettiler hem de Türkiye'yi kurtaracak tek ülkülem olan Atatürkçülüğün içini boşaltarak, genç kuşakların gerek Ataları'nı, gerekse bu kutsal ülkülemi doğru olarak tanımalarının ve anlayabilmelerinin önünde... Devamı >>     

 
  SU AN!KAC ATSIZ´CI BURADA?. 17737 ziyaretçi (42878 klik) kişi burada!.  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol